Duygular hayatımızı yönlendiriyor ama kaç tane duyguya sahip olduğumuz bile bir gizem. Bilim insanları ve filozoflar nesiller boyu bu sorunun cevabını düşündü, peki bu bilinmezlik ortadan kalktı mı?
Aristoteles insanların kaç tane duyguya sahip olduğunu belirlemeye çalışırken 14 farklı duygusal ifade olduğunu öne sürdü. Bunlar: korku, güven, öfke, dostluk, sakinlik, düşmanlık, utanç, utanmazlık, acıma, nezaket, kıskançlık, öfke, öykünme ve hor görmedir.
Charles Darwin, 1872’de duyguların doğuştan geldiğini, geliştiğini ve işlevsel bir amacı olduğu teorisini öne sürdü. Darwin bu “temel duyguları” açıkça tanımlamamış olsa da korku, öfke, üzüntü, mutluluk ve sevgi de dahil olmak üzere, Aristoteles’e göre daha kısa bir temel duygu listesinden bahsettiği düşünülüyor.
Plutchik’in Duygu Çarkı
20. yüzyıla geldiğimizde psikoterapinin gelişmesiyle birlikte bu konudaki görüşler önemli ölçüde arttı. Albert Einstein Tıp Fakültesi’nden emekli profesör Robert Plutchik o dönemin en dikkat çeken teorilerinden birini attı ortaya: Plutchik’in duygu çarkı. Bu çarka göre sekiz temel duygu (sevinç, üzüntü, güven, iğrenme, korku, öfke, şaşkınlık ve beklenti) var ve bunlar üst üste geldiğine, bir renk çarkındaki tonlar gibi bir sonrakine karışıyor. Böylece birincil duygusal renkler birleşerek ikincil ve tamamlayıcı duygusal renkleri oluşturabiliyor.
Ekman’ın Yüz Hareketi Kodlama Sistemi
Pek çok araştırmacı Plutchik’in modelini sorguladı ve onun ikincil ve tamamlayıcı duygularının genellikle kültüre veya topluma göre değişebileceğini savundu. Bu savunuculardan biri olan psikolog Paul Ekman, yüz hareket kodlama sistemi (FACS) adını verdiği, yüz kaslarının yanı sıra gözlerin ve başın hareketlerini de ölçen, değerlendiren bir sınıflandırma modeli yarattı. Ekman, teorisine dayanarak, dünyanın her yerindeki insanlar için evrensel olan yedi duygusal ifade olduğunu öne sürdü: mutluluk, üzüntü, şaşkınlık, korku, öfke, iğrenme ve hor görme.
Dört İndirgenemez Duygu
Ekman’ın çalışmasının ardından, 2014 yılında Glasgow Üniversitesi’ndeki bir araştırma ekibi, sosyokültürel etkilerden bağımsız olarak yüz ifadelerine dayalı duyguları tanımlamak istedi. Araştırmacılar, belirli duyguların aynı yüz tepkisini ortaya çıkardığını buldu. Örneğin korku ve şaşkınlık aynı yüz kaslarını çalıştırıyordu ve iki duyguyu temsil etmek yerine tek bir duygu olarak görülebiliyordu. Aynı şey iğrenme ve öfke ya da heyecan ve şok için de geçerli olabiliyor. Bu bulgulara dayanarak, bilim insanları indirgenemez duyguların sayısını sadece dörde indirdiler: mutluluk, üzüntü, öfke ve korku. Bunun ötesinde, daha karmaşık duygu varyasyonlarının ise bireylerin yaşadığı sosyokültürel çevreye göre geliştiğini savundular.
Hazırlayan: Cemre Canımoğlu