İnsanlar ve hayvanlar arasında birçok psikolojik benzerlikler olduğunu biliyoruz. Peki ya, kıskançlık duygumuzun ve özgüven problemlerimizin bir yengeç sendromu fenomenine işaret edebileceğini hayal edebilir miydiniz? Evet, tüm bu duygularımız aslında bir sepet yengecin hikayesi ile örtüşüyor.
Araştırmalar insanın kendisine özgü saydığı birçok psikolojik özelliklerin, aslında hayvanlarda da bulunduğunu ortaya koymaktadır. Öğrenme, sevme, düşünme, sezme ve örnek alma gibi birçok psikolojik özelliklerde farklı biçimlerde de olsa benzerlik göstermekteyiz. İnsanı hayvandan ayıran kesin bir anlayış ve davranış biçimi olduğunu saptamanın mümkün olmadığı öngörülüyor. Araştırmaların da ötesinde, aslında bizler de günlük hayatta gözlemlediğimiz, alışılagelmiş birçok davranış ve tutumlarına şahit olabiliyoruz. Ancak bu kadar insana ait varsaydığımız, kıskançlık duygusunun ve başarısızlığın getirdiği özgüven probleminin, yengeçler ile ortak bir psikolojik fenomeni işaret ettiğini düşündük mü? Gerçekten yengeç mantalitesi ile mi yaşıyoruz?
Yengeç mantalitesi, yengeç sepeti sendromuna ışık tutuyor. Bu sendrom, ilk kez Norveç’te yengeç avcılığı yapan bir grup balıkçı tarafından fark ediliyor. Hiç yengeç avına şahit oldunuz mu? Norveçli balıkçılar, avladıkları yengeçleri bir sepete doldururlar. İlginçtir ki, yengeçlerin sepetten kaçmaya çalışmadıklarını fark ederler. Hatta sepete ilk giren yengeçler, kurtulmaya çalışan diğer yengeçlere de engel olmaya çalışırlar. Bu durum daha da ilginç bir hâl alarak, ısrarla kaçmaya çalışan yengeçlerin kol ve bacaklarının diğer yengeçler tarafından kopartıldığına şahit olunur. Tıpkı başarısızlığın neden olduğu özgüvensizlik duygusuyla, bir başkasının başarısına tahammül edemeyen bir insan gibi değil mi? Oysa ki sepete atılan ilk yengeç diğer yengeçlere engel olmasa birçoğu avlandıkları sepetten kurtulabilecekler. Ancak avlanan ilk yengecin başarısızlık duygusu bir sepet yengeci de beraberinde götürüyor.
Yengeç Mantalitesiyle mi Yaşıyoruz?
İnsanların da yengeç mantalitesi ile yaşamaları birbirinden farklı nedenlere işaret edebiliyor. Yengeç mantalitesi ile hareket etmenin, insanların kendilerini daha iyi ve daha başarılı hissetmek istemeleri konusunda bir motivasyon kaynağı olabildiği düşünülüyor. İnsandaki yengeçlere benzer bu eğilim, özgüven problemi ve kıskançlık duygusuyla başa çıkmanın bir aracı olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanı sıra, çeşitli bilişsel önyargılar ile de doğrudan bağlantılıdır. Bireyler arasındaki ilişkiler bağlamında tartışılabilir ve uygulanabilir.
Muhtemelen, daha önce bir sepet yengeç ile empati kurmamışızdır. Ancak, yengeç mantalitesi fenomeninin derinliklerine indiğimizde, aslında ne kadar çok tanıdık geldi değil mi? Yengeç mantalitesi kimi zaman; ailemizde, okulumuzda, iş yerimizde, sosyal hayatımızda ve aslında birçok yerde. Peki yengeç mantalitesi bir insanın davranış ve tutumlarına nasıl etki eder, bunu nasıl farkına varabiliriz? Örneğin; bir meslektaşı terfi için düşünülen biri, terfi için kendisinin düşünülmemesi duygusuyla, meslektaşı hakkında kötü niyetli söylentiler yayması yengeç mantalitesini oluştururken, kendi terfi alma şansını artıracağını düşündüğü için söylentileri yaymak yengeç mantalitesine işaret etmez. Nihayetinde; bu zihniyet birisinin doğrudan bir faydası olmadığı durumlarda, başkalarını caydırmaya veya sabote etmeye çalışmasıdır. Günlük hayatımızda belki de pek çoğumuz yengeç zihniyetleriyle çevriliyiz. Bizleri tıpkı bir yengeç gibi aşağı çeken insanlardan uzak durarak o sepetin içine girmemeliyiz.
Hazırlayan: Dilanur Akbaba