Yeni bir araştırma, genellikle hayvan fobilerinin kaynakları olan 24 hayvanı tiksinti ve korku uyandırma seviyelerine göre sıraladı.
Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’nden psikologlar ile Çek Cumhuriyeti’nden Charles Üniversitesi’ndeki bir araştırma ekibi genellikle spesifik hayvan fobilerinin kaynağı olarak bilinen 24 canlıya yönelik tepkilerimizi ölçebilmek için klinik destek almayan oldukça kalabalık bir gönüllü grubu ile bir çalışma gerçekleştirdi.
İngiliz Psikoloji Dergisi’nde (the British Journal of Psychology,) yayınlanan sonuçlar hayvanlara yönelik korkularımıza açıklık getirmekle kalmayıp korku yazarları için faydalı olabilecek birçok bilgiyi de beraberinde getiriyor.
Elde edilen önemli bulgulardan biri de örümceklerin eşit derecede “tiksinti” ve yoğun derecede “korku” uyandırması nedeniyle 24 hayvan arasında eşsiz bir konuma sahip olmasıydı. Araştırmacılar bu durumun örümceklerin tiksinti uyandırabilecek birçok özelliğe sahip olmasından kaynaklandığını düşünüyorlar. Bu özelliklerden bazılarına “çok fazla bacaktan oluşan alışılmadık vücut yapısı” ile “her an her yerde bulunabilirliği, evimizdeki karanlık noktalarda saklanmaları ve beklenmedik bir biçimde hızlı hareket ediyor oluşları” örnek verilebilir. Başka bir deyişle, bu yoğun korku birçokları tarafından ürkütücü ve tuhaf olarak algılanan örümcek ile fiziksel bir kontakta bulunmaktan kaynaklanıyor.
Jakub Polák ve ekibi çevrimiçi olarak yaklaşık 2000 insana aralarında örümcek, iki tür yılan, köpek, boğa, sümüklü böcek, hamamböceği, meyve kurdu gibi hayvanların da bulunduğu 25 hayvanı ne kadar “korkunç” ve “tiksinç” bulduklarını değerlendirecekleri bir anket uyguladılar.
Yukarıdaki fotoğrafta resimleri gösterilen bu hayvanlar- korku uyandırmayan ve bir kontrol görevi gören kırmızı panda dışında – sıklıkla spesifik hayvan fobilerinin kaynakları oldukları için seçildiler.
Bu hayvanları korku ve tiksinti uyandırma seviyelerine göre kategorize eden araştırmacılar 5 farklı grup tanımı yaptılar:
1) Hamamböcekleri, karıncalar ve yaban arıları gibi yapışkan olmayan küçük hayvanlar
2) Sıçan, yarasa gibi fare tipindeki hayvanlar – bu gruptaki hayvanlar korku ve tiksinti uyandırma konusunda ankette oldukça düşük puan aldılar
3) Yılanlar ve kertenkeleler
4) Bitler, bağırsak solucanı gibi oldukça tiksinti konusunda oldukça yüksek puan alan parazit ailesi
5) Köpekler ve kediler gibi genellikle düşük seviyede korku ve tiksinti uyandıran ey ve çiftlik hayvanları
Yaygın hayvan fobilerini açıklarken öne sürdüğümüz bir düşünce de örümcek ve yılan gibi atalarımızı tehlikeye sokan bu hayvanlara duyduğumuz abartılı ve doğuştan gelen korkuyu hepimizin paylaştığı yönünde. Bu evrimsel hesapla tutarlı olarak, örümcekler ve zehirli yılanlar katılımcılar arasında en güçlü korku tepkilerini ortaya çıkarırken parazitler en güçlü iğrenme tepkilerini ortaya çıkardı – Bu sonuçlar iğrenme duygusunu koruyucu bir “davranışsal kaçınma” motivasyonu olarak ele alan görüş ile de uyum içerisinde.
Yukarıda sözünü ettiğimiz evrimsel perspektif ile en az uyum içinde olan sonuç ise içerisinde sıçanların, farelerin ve kertenkelelerin de bulunduğu 14 hayvanın genellikle hayvan fobilerinin kaynakları olmalarına rağmen bu araştırmada korku “uyandırmayan” olarak puanlanmasıydı.
Araştırmacılar bağırsak kurdu ve yuvarlak solucan gibi parazit canlıların örümceklerden bile daha çok tiksinti uyandırdığını görürken, bu parazitlerin yaban arısı ve çayır yılanından dahi daha çok korku uyandırdığını fark ettiler. Araştırmacılar daha sonrasında parazitlere yönelik bu birleşik korku ve tiksinti duygularını geliştirmemizin bir sebebinin de bu canlıların bizi gözle göremediğimiz mikroskobik larvalar ile hasta etmelerinden ve onları görmesek dahi her yerde olduklarını biliyor oluşumuzdan kaynaklandığını öne sürdüler.
Bir kez daha, örümceklerde olduğu gibi, kendimizi korumak için sadece tiksinti duygumuza güvenmekle kalmıyoruz ve bu canlılar tarafından gerçekleşecek herhangi bir istenmeyen fiziksel temastan da oldukça korkuyoruz. Bu fiziksel temasın, örümceklere kıyasla, kurtçuklarda daha düşük olmasının sebebinin de kurtçukların daha kolay görülmesi ve kurtçuklardan daha kolay bir şekilde sakınılması olduğu düşünülüyor.
Çalışmadan elde edilen diğer bulgular ise kadınların, erkeklere kıyasla, korku ve tiksinti puanlarının daha yüksek olmalarıydı. Bu durum özellikle yapışkan olmayan küçük canlılarda ve tiksinti uyandıran parazitlerde belirgin hale geliyordu. Bu sonuçlar “kadınların doğum yapan canlılar oldukları için sadece kendi sağlıklarına dikkat etmekle kalmayıp bebeklerinin ve çocuklarının da sağlıklarını düşünmeleri gerektiğini” öne süren evrimsel teori ile de uyum içerisinde.
Buradan çevrildi: Psychologists Have Created A League Table Of Scary And Revolting Creatures
Hazırlayan: Sıla Özeren