27 Temmuz 2024, Cumartesi
spot_img

Bir Arada Olmak ve Davranışlarımızdaki Sonuçları

Sosyal canlılarız ve özellikle şehirlerde yaşayanlarımız zamanının büyük bölümünü kalabalıklar arasında geçiriyor. Peki insan davranışı “diğerleriyle” birlikte olmaktan nasıl etkileniyor? Bu soruya cevap vermek için yazdığımız yazı serisinin ilk yazısı ile karşınızdayız.

Bir asırdan fazla bir süre önce, bisiklet yarışlarına ilgili bir psikolog, Norman Triplett, bisikletçilerin yarış skorlarının, her birinin tek başına yarıştığı skorlarından daha iyi olduğunu fark etti. Triplett, başkalarının varlığının performanı arttırdığı önsezisini psikolojinin ilk laboratuvar deneylerinden birini gerçekleştirerek test etti. Deneyde çocuklardan bir olta makarasına ipi mümkün olduğunca çabuk sarmaları istendi ve rakip oyuncularla birlikte çalıştıklarında, yalnız çalıştıklarından daha hızlı sardıkları gözlemlendi. Triplett deneyden sonra “Diğer yarışmacıların fiziksel varlığı … yarışmacıların içindeki enerjiyi ortaya çıkarır.” sonucuna vardı.

Bunu takip eden deneylerde, başkalarının varlığının, insanların basit çarpma problemlerini çözme ve belirlenmiş harflerin üzerini çizme gibi işlerde hızını geliştirdiği bulundu. Aynı zamanda, hareketli bir döner tabla üzerinde metal bir çubuğun on sentlik bir diskle temas halinde tutulması gibi basit motor görevler sırasında etrafta diğer insanların bulunmasının hata yapma yüzdesini azalttığı gözlemlendi. Etraftaki diğer insanların varlığının kişinin performansını arttırmasına “sosyal kolaylaştırıcı etki” adı verilir.

Ancak insan davranışını tek bir parametre ile anlamlandırmak hiç kolay değil. Konuyla alakalı diğer araştırmalarda, bazı görevlerde diğerlerinin varlığının performansı engellediği tespit edildi. Başkalarının varlığı, anlamsız heceleri öğrenmede, bir labirenti tamamlamada ve karmaşık çarpma problemlerini çözmede performansı düşürücü etki yapıyordu. Bu çelişkili görünen durumu “sosyal uyarılma” ile açıklıyoruz.

SOSYAL UYARILMA NEDİR?

Diğer insanların varlığı bizi uyarır. Bu uyarılma, baskın olan tepki eğilimini artırır. Artan uyarılma, en olası “baskın” yanıtın doğru olduğu kolay görevlerde performansı artırır. İnsanlar uyarıldıklarında basit görevleri çok daha hızlı gerçekleştirirler. Öte yandan doğru cevabın baskın olmadığı karmaşık görevlerde artan uyarılma, yanlış cevap vermeyi teşvik eder. Bu nedenle kalabalık bir grup önünde karmaşık bir problemi doğru çözme olasılığınız yalnız olduğunuz duruma göre daha düşüktür.

Bu açıklama ile kafa karıştırıcı sonuçların altındaki rasyonalite anlaşılabilir. Olta makaralarını sarmak, basit çarpma problemlerine cevap vermek ve yemek yemek, iyi öğrenilmiş işlerdir. Bu işlere doğal olarak baskın tepkiler vermemiz kolaydır. Tabii ki, etrafta başkalarının olması performansımızı arttırır.

Öte yandan, yeni materyal öğrenmek, labirent yapmak ve karmaşık matematik problemlerini çözmek daha zor görevlerdir. Bu işlere başlangıçta doğru yanıtlar vermemiz daha az olasıdır çünkü bu işerin bariz doğru yanıtlarını bilemeyiz. Bu durumda, başkalarının varlığı, bu görevlere verilen yanlış yanıtların sayısını arttırır.

Dolayısıyla, uyarılmanın baskın tepkileri kolaylaştırdığı genel kuralı her iki durumu da anlamlandırmamıza hizmet eder (Şekil 1).

Robert Zajonc, başkalarının varlığından kaynaklanan uyarılmanın baskın tepkileri güçlendirdiğini öne sürerek, görünüşte çelişkili bulguları uzlaştırdı. Sosyal uyarılma, doğru ya da yanlış olsun, baskın tepkileri kolaylaştırır.

BAŞKALARININ VARLIĞINDA NEDEN UYARILIYORUZ?

Yapılan deneyler, baskın tepkilerin artmasının, insanlar değerlendirildiklerini düşündüklerinde en güçlü olduğunu doğruladı. Bir deneyde, koşu yolunda koşan bireylerin, çimenlerin üzerinde oturan bir kadına rastladıklarında verdikleri tepkiler gözlemlendi. Koşucuların, kadının yüzü kendilerine dönük olduğunda hızlandığı, kadın arkası dönük oturduğunda ise hızlarının değişmediği bulundu. Yani, “değerlendirilme kaygısı” kalabalıkların içinde uyarılmamıza neden olan başlıca faktör diyebiliriz.

Başkalarına dikkat etmek ve göreve dikkat etmek arasındaki bu çatışma, bilişsel sistemimizi aşırı yükleyerek uyarılmaya neden olur. Bu uyarılma sadece başka bir kişinin varlığından değil, aynı zamanda ışık patlamaları gibi diğer dikkat dağıtıcı şeylerden de kaynaklanabilir.

Myers, David G. & Twenge, Jean M. (2018). Exploring Social Psychology, The mere presence of others. (8th ed., pp. 163-168). NY: McGraw Hill.

Hazırlayan: Günkay Orhan

İlgili Yazılar

spot_img

Son Yazılar