27 Temmuz 2024, Cumartesi
spot_img

Beyniniz İçin Elinizi Yakmanız ile Kalbinizin Kırılması Arasında Bir Farklılık Yok!

Duygusal ve fiziksel acı beyindeki aynı bölgeleri aktive ediyor.

Duygusal ve fiziksel acı beyindeki aynı bölgeyi aktive ediyor: Arterior İnsula ve Anterior Singulat Korteks. Yapılan bir çalışmada (Liebermen et al., 2003) akranlarından sosyal olarak dışlanan bir kişinin beyninde bu bölgelerin aktive olduğu görüldü. Gerçek hayata daha yakın yapılan bir çalışmada ise (Kross et al., 2011) romantik ilişkileri henüz bitmiş çiftlere eski partnerlerinin fotoğrafları gösterildiği zaman da aynı bölgeler aktive edildi.

Eğer fiziksel ve duygusal acının sinirsel imzası benzer ise, o zaman neden umutsuzluk içindeki birisi ya da sevdiği birini kaybetmiş birisi acısını hafifletmek için Tylenol (parasetamol) kullanmasın ki?

Parasetamolun gerçekten de duygusal acıya iyi gelip gelmediğini anlamak isteyen araştırmacılar yakın bir zamanda sosyal dışlanma yaşayan katılımcılara rastgele bir şekilde parasetamol ve placebo (yalancı, etkisiz) hapları dağıttılar ve bu hapları üç haftalık bir süre boyunca her gün kullanmalarını istediler. Üç haftanın sonunda katılımcıların beyinlerini tarayan araştırmacılar parasetamol kullanan katılımcıların arterior insula ve anterior singulat korteks bölgelerinde daha az aktivasyon olduğunu gördü.

Bu araştırmanın amacı parasetamol ya da diğer analjezik ilaçları psikoaktif ilaçlar olarak öne sürmek değildi. Bundan ziyade, evrimsel süreç boyunca acının fiziksel ya da duygusal olmasına bakmaksızın, beynimizin kullanılabilecek en kolay ve ekonomik yolu bulabilmek adına hissettiğimiz acıyı tespit edebilecek tek bir sinir sistemi geliştirmiş olduğunu göstermekti. Duygusal ve fiziksel acının en şiddetli olduğu dönemde ağrı kesici ilaçların kullanılması mantıklı bir tercih gibi görünse de hiç kimse incinen duygular ile ya da yas gibi durumlarla başa çıkabilmek için ağrı kesicileri uzun dönemde pozitif etkiye sahip olan ilaçlar olarak önermiyor.

Acı her zaman hem duygusal hem de fiziksel bir deneyim olmuştur. Eğer serçe parmağımı bir yere çarparsam çekeceğim fiziksel acıya ek olarak sinirli ya da kendimi bu kadar dikkat davrandığım için hayal kırıklığına uğramış hissedebilirim hatta belki de suçlayacak birini dahi arayabilirim. (Örnek olarak: Kutuyu koridorun ortasına neden koydun? Senin yüzünden parmağımı çarptım!) Duygusal acı sadece duygusal seviyede kalmıyor, gerçekten de canınızı yakıyor. Görünüşe göre psikolojik bir deneyimin beyindeki bölgelerle olan ilişkisi bize bir gerçeklik havası veriyor: Şimdi gerçek olduğunu biliyoruz işte!

İşte birçok psikoloji terimlerini yorumlayan birçok insanın görmezden geldiği bir gerçek: Beynimiz vücudumuzun geri kalanı ile devasa bir bağa sahip. Beyin sapı ve omurilik ile doğrudan sinirsel bağlantılar mevcut. Buna ek olarak, dolaşım ve lenfatik sistemler beyindeki vücut ile beyin arasındaki bağlantıları geri besleyen ve modüle eden reseptör alanlarını bulan nörotransmiterleri (hormonlar ve bağışıklık hücreleri) de taşır. Bu sayede vücudumuzdaki her bir hücre sinir sistemimiz ile bağlantı halinde oluyor ve onları hissedebiliyoruz.

Eğer fiziksel acı hakkında konuşursak acının psikolojik deneyimi ile acının vücutta algılandığı bölge arasında apaçık bir ilişki var. Acı dirseğinizden, ayak parmağınızdan veya kalçanızdan geliyor gibi görünebilir fakat garip bir şekilde acı algılama işleminin çoğu beyin içerisinde gerçekleşiyor olsa da acıyı hissettiğimiz nokta beynimizden farklı bir bölgede olmayı başarabiliyor.

Sinir sisteminin harikası ise beden algısı farkındalığı büyük ölçüde kortikal bir karmaşanın sonucu olsa da acıyı 3-D başka bir deyişle üç boyutlu olarak algılamayı başarıyoruz: Acı “dizimizde” ve tıpkı bir obje gibi uzayda bir yere sahip.

Böylece, bu tür bir mantıkla, duygusal ve fiziksel acı arasındaki sinirsel benzerliklere geri dönebiliriz. Eğer duygusal ve fiziksel acı arasındaki benzerlik sadece beyinde kalmayıp aynı zamanda vücudumuzda da kendini gösteriyorsa şu soruyu sormak mantıklı olacaktır: “Duygusal acı nereyi etkiliyor?”

Hem fiziksel hem de duygusal acıyı içeren bir ağrı ağları ekonomisi varsa, yazının başında sözünü ettiğimiz ekonomik tek bir sinir sistemi kullanımı ve fiziksel ağrının vücudumuzda bir konumu varsa, bu basit syllogism, duygusal ağrının vücutta fiziksel bir yere sahip olması gerektiği sonucuna yol açar. Peki duygularımız hangi şekilde somutlaştırılabilir? Tüm duyguların bir motor bileşeni vardır. Bizler duygularımızı gizlemeye çalışsak dahi anlık olarak mikro düzeyde gerçekleşen bir kas aktivasyonu mutlaka olacaktır. Anterior singulat vücutta duygusal bir ifade oluşturma sürecini başlatan pre-motor alanın hemen yanında bulunur. Pre-motor alan, üzerindeki motor korteksine ve daha sonra spesifik ekspresyon kaslarına bağlanır.

Duygusal acı belki de bir ifadenin gerçekleşmesi gerektiği fakat bunu materyal olarak bunu gerçekleştiremediğimiz bir bölgede ortaya çıkıyordur. Koridora konan ve görmediğimiz için çarptığımız ağır kutuyu düşünelim. Kutuyu koridora koyarak ayağımı çarpmama neden olan kişiden sinirimi çıkartabilmek için bağırıp çağırmak istedim, fakat bunu yapmadım. Her ne kadar bu duygusal tepkimi o kişiye gösteremiyor olsam da boynumda ve boğazımda kızgın bağırışımı durdurmaya çalışan bir kaslarımın gerginliğini hissedebiliyorum.

Bu yazının başında atıfta bulunan çalışma ise sosyal dışlanma üzerineydi. Peki sosyal dışlanmanın getirdiği bu fiziksel acı vücudumuzda nerede hissediliyor? Peki ya kırık bir kalp? Aşk ve sevilen kişinin kaybı metaforik olarak da olduğu gibi göğsümüz ve kalbimizde mi hissediliyor? Davranış tıbbı ve sağlık psikoloğu olan araştırmacılar durumun aynen böyle geliştiğini ve sevdiklerimizle bir arada olmanın verdiği güven duygusunun kısmen her ikisi de göğüste bulunan, nefes ve kalp atış hızının kolay ve rahat bir şekilde entegrasyonunu destekleyen vagal-parasempatik aktivasyonu ile sağlandığını söylüyorlar.

Buradan çevrildi : Emotional and Physical Pain Activate Similar Brain Regions

Hazırlayan: Sıla Özeren

İlgili Yazılar

spot_img

Son Yazılar