Avrupa romanının kökleri Cervantes’in Don Kişot’u ve Rebelais’in Gargantua’sına dayanır. Her iki eserde de epik türden romana geçişin mizah aracılığıyla gerçekleştiğini görürüz. Çünkü, mizah alışılagelmiş epik kahramanları aramızdan birine yani roman kahramanına dönüştürebilecek güce sahiptir. Don Kişot eseri, aynı zamanda Cervantes’in farklı türler denemesine rağmen başarıyı yakalayamaması ve yeni bir türe yönelmesiyle ortaya çıkmıştır. Eser öyle bir üne kavuşur ki İspanyol edebiyatıyla birlikte Rus, İngiliz, Alman ve Fransız edebiyatını da derinden etkilemeyi başarır ve modern edebiyatın öncüsü olur.
Rönesans Hümanizmi ve Delilik
Rönesans’ta canlanan hümanizm öğretisi, insanın özgür iradesiyle hareket edebilmesini destekler. Don Kişot ise, bu konuda sınır tanımayarak deliliği dahi adeta kendi iradesiyle seçer. Onun sözlerini ve yaptıklarını okuduğumuzda gerçekten delirdiğini düşünebiliriz. Ama insan söyledikleri ve yaptıklarının fazlasıdır ve bu yüzden Don Kişot aslında kim olduğunun farkında değildir diyemeyiz. Bir şekilde anlamsız uğraşları için bile olsa aklını kullanmak zorundadır. Don Kişot bu karaktere bürünürken kendini yeniden biçimlendirir, bu da yine hümanizmin istediğimiz kişi olma özgürlüğüne göz kırpar. Don Kişot’un bu durumu yazar ve psikologları ikiye ayırır. İnsan ne olursa olsun arzu ettiği haliyle var olmayı seçebilir mi?
Şövalyelik Vazifesi
Aslında bir asilzade olan Don Kişot şövalyelik anlatılarından oluşan romans adındaki kitaplardan esinlenir. Onun değerleri de gerçek bir şövalyeye yakışır biçimde Platon idealizmine dayanır. Ulaşılmaz sevgilisi olarak hayal ettiği Dulcinea’nın güzelliğini kabul etmek için görmenin gerekli olmadığını öne sürer. Aslında, Dulcinea’yı bir zamanlar güzelliğini görüp etkilendiği bir köylü kızından esinlenerek kurgulamıştır. Don Kişot’un ahlak anlayışı Rönesans hümanizmi ile birlikte şövalyelik vazifelerini de yerine getirme üzerine kuruludur. Kimseye zorla bir şey yaptırılamayacağını savunur ve bu uğurda savaşmaya hazırdır.
Hiciv ve Gerçeklik
Don Kişot’un Rönesans hümanizmi ile hareket etmesi ile birlikte sahip olduğu değerlerin hüsranla sonuçlandığını görürüz. Kurguladığı dünyada başkalarının, örneğin Sancho’nun da yalanına kendini inandırabilmiştir. Gerçek bir şana kavuşamayan gezgin şövalye göz ardı ettiği gerçeklikle yüzleşecektir. Cervantes, bu hiciv ile zamanında popüler olan edebi eserlerin değerini sorgulattığı gibi dönemin felsefi öğretilerine de eleştirel bakış açısı getirmiştir. Aynı zamanda, Cervantes eserinin en başında dahi farklı bir anlatı tarzı benimseyerek okuyucuya gerçeklerin farklı olabileceğini hissettirmiştir.
Cervantes Çalışmaları
Don Kişot eserinin daha iyi anlaşılabilmesi veya farklı yorumlara ulaşabilmesi için yazarı Cervantes’in hayatı çokça araştırma konusu olmuştur. Yazarın hayat hikayesinde Don Kişot’a ilham olan öğeler vardır: Cervantes 1547’de Madrid yakınlarında küçük bir şehirde doğdu. Ailesi yoksul soylulardan oluşan hidalgolar sınıfına mensuptur. Don Kişot da gerçekte hidalgolar sınıfına ait yaşlı bir adamdır. Cervantes de Don Kişot’u onun yaşlarındayken yazmıştır. Yazar ve yarattığı karakter olan asilzade, hatta asilzadenin kendinden yarattığı Don Kişot arasında benzerlikler görülmektedir.
Cervantes’in Seville’de bir Cizvit üniversitesine gittiği tahmin edilir. Sonra, ailesinin borçları yüzünden Madrid’e gittiğinde Lopez de Hoyos’dan dersler almaya başlar. Lopez de Hoyos ise, Deliliğe Övgü kitabının yazarı Erasmus’un öğrencisidir. Aynı zamanda bir hiciv eseri olan Deliliğe Övgü kitabı Cervantes’in Erasmus’dan etkilenmesini açıklayabilir.
Cervantes, İspanyol ordusuna kaydolduğunda İnebahtı Deniz Savaşı’na katıldı ve yaralandı. İspanya’ya dönerken esir alındı ve 5 yıllık esaretten sonra fidyesi ödenerek kurtarıldı. İspanya’ya geri gelebildiğinde iş bulamadı ve yazarlık yapmaya karar verdi. Daha sonra evlendi ve La Mancha’da yaşamaya başladı. Don Kişot da bu topraklarda geçen bir romandır, hatta Don Kişot kendine şanlı bir isim olması için La Manchalı Don Kişot demiştir.
Cervantes, Don Kişot’u yazana kadar başarılı olamadı ve maddi sorunlar yaşadı. Bir süre hapse düştü ve sonra Vallodolid’e taşındı. Bu sürede Don Kişot’u yazdı ve eser 1605’te basıldığında ise bir gecede en çok okunan kitaplardan biri oldu. Cervantes, kısa bir süre sonra 1606’da Madrid’e taşındı. Yaşamının son zamanlarında Don Kişot’un ikinci kısmını yazdı ve eser 1615’te yayınlandı.
Kaynakça
Parla, J. (2001). Don Kişot’tan bugüne roman. İletişim Yayınları 1.
Parla, J. (2017). Don Kişot: yorum, bağlam, kuram. İletişim Yayınları 1.
Şklovski, V. (2017). Don Kişot nasıl yapıldı: modern kurgu tekniğinin icadı. Altıkırkbeş Yayın, Çev. Alper Çeker.
*Görseller Microsoft Copilot aracılığıyla hazırlanmıştır.