Zihin karıncalanması yaratan ve üzerine çokça araştırma yapılan Nedimeler tablosunu gelin birlikte inceleyelim.
Kral IV. Felipe’in sarayında baş ressam olarak çalışan ve portreleriyle ünlenen, barok dönemin en önemli ressamlarından Diego Velazquez, bir çok tablosuyla adından söz ettirmesinin yanında en önemli eseri Nedimeler tablosu ile tüm zamanların en etkileyici ve gizemli eserini sanat tarihine sunmuştur. Sayısız biçimde ele alınan ve incelenen bu eser pek çok muamma barındırmaktadır.
Tabloya İlk Bakış ve Resmedilenler
Tabloya ilk bakışta dikkat çekmesinin en önemli nedenlerinden biri, üç boyutluluk ve derinlik içermesidir. Tabloda görülen bu yüksek tavanlı oda Velázquez’in atölyesidir ve aynı zamanda bir sanat galerisidir. Resmedilenler ise sarayda görevli olan nedimeler, kraliçenin kahyası, kraliyet ailesinin kızı Margarita, saray cücesi, saray soytarısı, prensesin şaperonu ve bir koruyucudur. Kim oldukları, tam kimlikleri ile bilinen bu kişilerin yanı sıra, tablosu üzerinde çalışan ressam, aynaya yansıyan kral ve kraliçe de resmedilenler arasındadır.
Işık yansımasına bakılırsa en temelde resmedilen İspanyol Prensesi Infanta Margaret’tir ancak görünen aynadan hareketle, ressamın kral ve kraliçeyi resmettiği de açıktır. Onlar hem tablonun dışında hem de içindedir. Bunun yanı sıra tabloya baktığımızda kendimizi onların yanında buluyor olmamız bize hem bir yanılgı hem de bir mutluluk hissettirir. Resmedilme hissine kapılıyor olmamızın yanında, bir yandan da ressamın bize bakmadığı ve bizi resmetmediği bilgisi, bu tabloya ait olmadığımızı hatırlatarak aslında bakmamamız gereken bir yere bakıyormuşuz hissini vermektedir.
Tablo Hakkındaki Tahmin ve Düşünceler
Tablonun ne anlatmak istediği tam bilinmemekle birlikte sarayda normal bir gün ve figürlerin hareketliliğine bakılırsa da gerçek bir sahne anlatılmaktadır. Tuvalden biraz geriye çekilmiş Velázquez’in de birazdan tekrar onu arkasına geçeceği tahmin edilmektedir. Tablonun gerisinde yer alan kahya, ya içeri girmektedir ya da dışarı çıkmaktadır. En yukarıda görülen iki tablo, sembolizmi temsil etmektedir. Tablolardan biri Tanrıça Minevra’nın, Arakhne ile olan dokuma yarışında, tanrılara karşı meydan okuması sonucu cezalandırılmasını temsil ederken diğer tablo ise doğa tanrısı olan Pan için ilahiler yazan ve flütüyle ilahilerini seslendiren Marsyas’ın ünü yüzünden Apollo tarafından cezalandırılmasını anlatır. Bu şekilde ressam aslında sanatında en iyisi olduğunu tasvir etmektedir. Velázquez’in göğsünde görülen ve Santiago Şövalyelerini temsil eden kırmızı haç tuvale sonradan eklenmekle birlikte, bu eklemeyi Velázquez’in şövalye olduktan sonra eklediği ya da diğer bir ihtimalle Velázquez’in ölümüne yakın bir zamanda IV. Felipe tarafından resmettirildiği düşünülmektedir.
Sorular sorduran bu tablo, aslında Velázquez’in seyircilerine gerçeklik ve temsil gibi daha derin bir meseleyi düşündürmeyi hedeflemesiyle ortaya çıkmıştır. ”Aslında kim resmedilmiş? Figürler kim? Anlatılmak istenen ne?” gibi daha bir sürü soru sordurmuştur. Geçmiş zamanlarda sanki bir fotoğraf çekercesine resmedilen bu eserin, uzun bir süre hiçbir gönderme içermediğine, gündelik bir resim olduğuna ve anın kalıcılığa dönüştürülmeye çalışıldığına inanılmıştır.
Onlarca kez yorumlanan tartışmalara sebep olan hatta Picasso gibi ünlü ressamlar tarafından tekrar ele alınan, İspanya iç savaşı sırasında ülke dışına çıkarılan bu tablo korunma amacıyla Cenevre’ye götürülmüş, neredeyse yok olma tehlikesiyle karşılaşmıştır. Sonunda müzeye dönen bu tablo en önemli eserlerden biri olarak sergilenmesiyle birlikte, Velázquez’in İspanya sanat tarihi için yaptığı en büyük katkılardan biri olarak günümüzde hala korunmaktadır.