İçimizde olup biten, büyüyen ve yeşeren her hissi bedenimize nakşeder, tüm bir dünyaya gösterebilme istenci duyarız. Tarihler boyunca bu istenç karşısında yerimizde duramadık ve dans ettik! Niçin dans ediyor olduğumuzu ise bu içeriğimizde sizler için derledik.
Neden dans ettiğimizin ve bazı insanların neden diğerlerinden daha iyi dansçı olduğunun cevabını bulabilmek adına, her şeyin çok daha gerisine bakılması gerekti.
Public Library of Science’ın 2006’daki genetik dergisinde yayınlanan bir araştırma, uzun zaman önce dans etme yeteneğinin aslında hayatta kalma yeteneğiyle bağlantılı olduğunu ileri sürdü.
Araştırmalara göre dans, tarih öncesi atalarımızın özellikle zor zamanlarda bağ kurmasının ve iletişim kurmasının bir yoluydu. Tam da bu sebepten bilim adamları, koordineli ve ritmik olan ilk insanların evrimsel bir avantaja sahip olabileceğine inandılar.
Araştırmacılar, bir grup dansçının ve dansçı olmayanların DNA’sını incelediler ve dansçıların iyi sosyal iletişimciler olmaya yatkınlıkla ilişkili iki geni paylaştığını buldular. Ek olarak, dansçıların, insanlarda ve farelerde ruh halini iyileştirdiği bilinen serotonin düzeylerinin daha yüksek olduğu bulundu.
Birleşik Krallık’taki Reading Üniversitesi’nden bir arkeolog olan Steven J. Mithen’e göre, ilk insanlar 1.5 milyon yıl öncesine kadar eş adaylarını cezbetmek için dans etmiş olabilirdi. Daha yakın tarihli bir araştırma ise bebeklerde 5 aylıkken ritme ayak uydurabilme yeteneği bulunduğunun ve insanlardan bazılarının tam anlamıyla dans etmek için doğduğunu gösterdi.
Bilim adamları, insanların hangi sebeple bu doğuştan gelen yeteneğe sahip olabileceğinden henüz tam emin olamadılar. Yine de herkesin en iyi dansçılar kadar yetenekle doğmadığını düşündüler.
Ancak dansçılar ile dans becerisi bulunmayan insanlar arasında bir ayrışmanın farkına vardılar: Vücut simetrisi. Yapılan araştırmalar, dansçıların daha simetrik bedenlere sahip olduğunu doğruladı.
Dans etmenin, artık günümüz modern dünyasında bir hayatta kalma becerisi olmasa da en azından yetenekle birleşen sıkı çalışmalar sonucu erişilen bir başarı olarak insanları etkileyebildiği böylece kanıtlanmış oldu.
Hazırlayan: Gizem Arı
