Sürdürülebilirlik ve Geri Dönüşüm için yeni bir adım olan, birçok anlamda yeniliklere imza atabilecek Eco-Brick projesine gelin birlikte göz atalım.
Eco-Brick aslında içtiğimiz içeceklerin şişeleri ve yediğimiz yiyeceklerin ambalajları gibi daha bir çok atıktan üretilebilen bir projedir. Şişe ve plastik bakteri üremesini önlemek içi kuru ve temiz olmalıdır. Bu atıkları temizlendikten sonra, şişelerin içine ambalajlar sıkıştırılıp yerleştirilir ve tam kapasiteye geldiğinde, yeniden ve yeniden kullanılabilen bir tuğla ürün olur. Ayrıca bu sıkıştırma işlemi plastiğin ısıdan, sürtünmeden, yanmadan ve ışıkla bozulmasından korunmasına yardımcı olur.
Doğada olan, zararlı bu atıklar, tuğlalaştırılarak plastiğin kapladığı alanı azaltır. Asıl amaçlardan biri de plastiklerin toksinlerine ve mikroplastiklerine ayrılıp kirlilik yaratmalarını önlemektir. Bu şekilde plastiğin ekolojik zarara yol açmasını engellemeye ve doğayı korumaya bir öneri olarak dönüşüme girer. Her bir kilo eco-brick, 3,1 kg karbondioksit salınımını önler.
Eco-brick hareketi endüstrinin atıkları yönetememesi ve plastik konusunda artan farkındalıkla önem kazanmıştır. Tamamlanan eco-brick’ler bir kişinin ağırlığını kaldırabilecek kadar sağlam olur, hatta mobilya, bahçe duvarı ve ev yapmak için bile kullanılabilir. Toprak harcı ile plastiğin ısıdan korunması onu uzun süreli ve tekrar kullanılabilen bir hale getirdiğinden, ev yapmak için de uygundur. Özellikle Afrika bölgesinde, eco-brick’lerden yararlanılarak ev yapımına başlanmıştır.
Doğada kendi haline bırakılan ve ekosisteme zarar verecek olan bu plastik ve atıklar işte bu şekilde değerlendirilerek hem dünyaya hem de insanlığa yardımcı olmaktadır.
