Sevgiye Dair Filmler

13 Şubat 2025

372

Elimizde sevgiye dair deneyimleri anlatan bir kullanım kılavuzu olduğunu düşünelim. Nasıl bir hayatımız olurdu? Bunu cevaplamak güç; ancak şunu söylemek yanlış olmaz: Kullanım kılavuzlarımız olsaydı, davranışlarımızda çeşitlilik olmayacağı gibi izlediğimiz filmlerde de çeşitlilik olmazdı. Farklı yönetmenlerin benzer işlerini izler dururduk. Kullanım kılavuzlarının olmadığı hayatın içindeki sahici insanları konu alan ve sevginin çeşitli biçimlerini kendi tarzlarında anlatan aşk filmlerinden onuna birlikte bakalım mı?

Ghost (1990)

Şimdilerde “The Substance” filmi ile Altın Küre dahil birçok ödül alan Demi Moore, 1990 yılında rol arkadaşı Patrick Swayze ile birlikte bu filmde hem ağlatıp hem güldürmüştü. Birbirlerine delice âşık olan Sam ve Molly, yeni dairelerine yürürken saldırıya uğrarlar ve Sam öldürülür. Ancak birbirlerine sıkı sıkıya bağlı olan bu çift yine de iletişim kurmanın bir yolunu bulur. Sam, hayalet versiyonuyla bir falcı bulur, o falcı sayesinde sevgilisiyle iletişim kurmaya devam eder. Filmde çalan The Righteous Brothers’in “Unchained Melody” isimli şarkısı ise filmle adeta bütünleşmiştir.

2. Ash Is Purest White (2017)

Filmin hikâyesi yönetmen Jia Zhangke’nin çocukluğundan beri hayranlık duyduğu bir suç örgütü liderinden esinlenilerek yazılmıştır. Çin’in yeraltı dünyasının işlendiği filmde dansçı genç kadın, sevgilisini korumak için havaya ateş açar ve beş yıl hapis cezası alır. Ancak bu beş yılda sevgilisi tarafından ziyaret edilmediği gibi çıktığında da hiçbir şeyin aynı kalmadığını fark eder. Bu uzun soluklu film, aşkı için mücadele eden bir kadın etrafında ilerlerken, değişen ve gelişen bir ülkede yaşamını sürdüren farklı profillerden insanlara da odaklanıyor.

3. When Harry Met Sally… (1989)

“Kadınlar ve erkekler gerçekten sadece arkadaş olabilir mi?” sorusu üzerinden ilerleyen bir klasik. Harry ve Sally hayatlarının belli dönemlerinde birbirlerinden hoşlanmayan, bazen arkadaş olan, bazen de karşılıksız şekilde birbirlerini seven iki yetişkin. Gerçekçi dinamikleri, hayatın içinden konuşmaları, klişelerden uzak tavırları ile bu iki karakter sayesinde bu film, bir klasik olmayı başardı.

4. Malcolm & Marie (2021)

Tek mekânda gelişen bu film, masa tenisini anımsatan bir tartışma sunuyor. Yönetmen olan Malcolm, o gece ödül alır ve sevgilisi Marie’ye konuşma esnasında teşekkür etmez. Bu olay üzerinden ilişkileri, hayata bakışları, karakterleri hatta sanat hakkında düşüncelerine kadar çeşitli konular ile ilgili gece boyu tartışırlar. Siyah beyaz çekilmesine rağmen karakterlerin hiç de siyah beyaz olmadığı bu film, haklı-haksız ayrımını yapmayı bir noktadan sonra imkânsız hale getiriyor.

5. Fallen Leaves (2023)

Aki Kaurismäki: “Sadelik zordur”

Fallen Leaves için “zoru başaran bir film” demek yanlış olmaz. Dekorlar, hayatlar, insanlar o kadar sadedir ki filmdeki sevgi adeta devleşir. Sıkıcı bir şehirde, sıkıcı işler yapan iki kişinin karşılaşıp birbirlerine aşık olmaları, yalnızlıklarından kurtulmaları ve birbirlerine iyi gelmeleri yönetmenin sade anlatımı içinde kendine görkemli bir yer bulur.

6. İklimler (2006)

Doğa gibi insanların da aşkların da iklimleri vardır. Bazen yağmurlu bazen rüzgârlı bazen güneşlidir. İsa ve Bahar çifti kendi iklimlerinde bir dargın bir barışık ilişkilerini sürdürmektedir. Burada asıl soru ise nereye kadar böyle gideceğidir.

Nuri Bilge Ceylan’ın hem yazdığı hem yönettiği hem de eşi Ebru Ceylan ile başrolü paylaştığı bu film, sancılı bir aşk olarak beyaz perdeye taşınıyor.

7. Le Nom Des Gens (2010)

Fransız filmlerinin kendine özgü bir aşk anlatısı olduğu söylenebilir. Hem aşk hem politika hem tarih barındıran bu filmin de bu açıdan kendine özgü. Aktivist bir kadın olan baş karakter, kendine ait yöntemlerle ırkçılıkla mücadele etmeye çalışır. Yahudi kökenli bir veteriner ise hikâyenin diğer yakasını oluşturur. Ailelerindeki çiftlerin tanışmasından kendi yollarının kesişmesine kadar oldukça katmanlı bu aşk hikayesi; ırkçılık, eşitsizlik gibi büyük meseleleri kendine has bir komedi biçiminde anlatır.

8. Mon Roi (2015)

Gerçekten sevmek ve tüm benliğini ona adamak için

Kişinin kaybedecek hiçbir şeyi olmamalıdır

Bu boşluğa atlamaya cesaret etmek için

Tüm baş döndürücü deneyimleri aşmış olmak gerek

Çökmek üzere olan imparatorlukları

Ve büyük fırtınaları bilmek gerek.

O anı seninle yaşamak için,

Çok şey yaşamış,

Çok şey mahvetmiş, defalarca yaşamış olmalıyız ki,

Seninle

Hiçbir şeyi mahvetmeyelim.

Aşk yeni, temiz ve saf olduğunda hiçbir anlam ifade etmez.

Fırtınadan önce aşk,

Bir seçim değildir,

Bir kanundur.

2015’in Cannes Film Festivali’nde Emanuelle Bercot’ya en iyi kadın oyuncu ödülünü getiren film bu şiirle başlıyor ve kalbi kırık bir kadının aşırılıklarla dolu, eğlenceli, ilgi odağı olmaktan mutluluk duyan bir adamla yaşadığı çalkantılı evliliği anlatıyor. Mon Roi, izlendikten seneler sonra bile bıraktığı kekremsi tatla hatırlanacak aşk filmlerinden bir tanesi.

9. Les Parapluies de Cherbourg (1965)

Rengarenk, insanın içini ısıtan bu müzikal film hem hüzünlendiren hem de mutlu eden sahnelere sahip. Uzun bir askerlik sürecinden dolayı ayrılmak zorunda kalan bir kadın ve bir erkeğin başına en fazla ne gelebilir? İngilizce The Umbrellas Of Cherbourg adıyla vizyona giren film, sinema tarihinde izlenmesi gereken müzikal aşk hikayeleri arasındadır.

10. In The Mood For Love (2000)

Son sırada unutulmaz bir aşk hikayesi var. Hong Konglu yönetmen Wong Kar Wai tarafından çekilen bu film, her detayıyla çok fazla insanın hafızasında yer etmeyi başarmıştır. Evli olmasına rağmen yasak ilişki yaşayan bir çiftin evli oldukları partnerleri bir araya gelirler ve nasıl aldatıldıklarına dair istişareler, canlandırmalar yaparlar. Bu canlandırmalara alışılmamış renk paletleri, saçlardan kostümlere kadar romantizm döşenmiş sahneler eşlik eder.