27 Temmuz 2024, Cumartesi
spot_img

Hiperbolik İndirgeme Nedir?

Hiperbolik indirgeme yani dolaysızlığın cazibesine kapılmış olduğumuz gerçeği hayvansı geçmişimizden bir kalıntı.

Şu cümleyi duymuşsunuzdur: “Her günü son gününmüşçesine yaşa”. Bütün yaşam stili dergilerinde illa ki en az üç kere geçer, yaşam koçlarının da standart repertuvarlarındandır. Ama tüm bunlar o cümlenin mantıklı olduğu anlamına gelmez! Farz edin ki, bugünden itibaren dişlerinizi fırçalamıyorsunuz, saçlarınızı yıkamıyorsunuz, evinizi temizlemiyorsunuz, işi gücü bırakıyorsunuz, faturalarınızı da ödemiyorsunuz –kısa sürede kendinizi yoksul, hastalanmış ve hatta belki de hapiste bulursunuz. Yine de bu cümle içinde derin bir özlem barındırıyor; dolaysızlık özlemi. Günümüze dek unutulmadan kalabilmiş tüm Latince vecizelerin arasında “ Carpe Diem” herhalde en sevileni: Gününü yaşa, gününü gün et ve yarını düşünme. Dolaysızlık bizim için çok değerli. Peki tam olarak ne kadar? Mantık çerçevesinde açıklanabilecekten daha fazla.

Bir sene sonra 1000 avro almayı mı tercih edersiniz, bir sene bir ay sonra 1100 avro almayı mı? Çoğu insan gibi düşünüyorsanız, 13 ay sonra 1100 avro’ da karar kılarsınız. Bu tercih akıllıcadır çünkü avro için aylık %10 faizi başka hiçbir yerde bulamazsınız. Bu faiz oranı bir ay beklemenizden doğabilecek zarar ziyan tehlikelerini ziyadesiyle karşılar.

İkinci soru: Bugün 1000 avro almayı mı tercih edersiniz, bir ay sonra 1100 avro almayı mı? Çoğu insan gibi düşünüyorsanız, bugün 1000 avro’ da karar kılarsınız. Bu hayret vericidir. Her iki örnekte de tamı tamına bir ay bekleyip karşılığında 100 avro alıyorsunuz. İlk örnekte kendinize şunu söylüyorsunuz: Bir yıl beklediysem bir ay daha beklemekten ne çıkar? İkinci örnekte ise bu durum söz konusu değil. Dolayısıyla – zaman ufkuna bağımlı olarak- istikrarsız kararlar veriyoruz. Bilim bu olguya hiperbolik indirgeme adını veriyor. Bu terim, bir karar şimdiki ana ne kadar yakınsa “duygusal faiz oranımızın” o derece yükseldiği anlamına geliyor.

Hiperbolik indirgeme yani dolaysızlığın cazibesine kapılmış olduğumuz gerçeği hayvansı geçmişimizden bir kalıntı. Hayvanlar, gelecekte daha büyük bir ödülü elde etmek için bugün bir ödülden vazgeçmeye razı olmaz. Fareler, ne kadar eğitilirlerse eğitilsinler, yarın iki parça peynir alabilmek için asla bir parça peynirden vazgeçmezler (ama sincaplar cevizleri gömerler dediniz değil mi? Bu sadece içgüdüdür, dürtü kontrolüyle kanıtlandığı üzere hiçbir alakası yoktur).

Peki çocuklarda durum nasıl? Walter Mischel 60’lı yıllarda, ödül ertelemesiyle ilgili ünlü bir deney yaptı. Deneyde, dört yaşlarındaki çocukların önüne birer şekerleme konuyor ve onlara iki tercih sunuluyor: Ya hemen yiyebilirler ya da yemeden birkaç dakika beklerlerse bir tane daha şekerleme alabilirler. Hayret verici olan sadece birkaç çocuğun bekleyebilmesiydi. Daha da hayret verici olan, Mische’ in ödül ertelemesi yeteneğine sahip olmanın ilerideki kariyer başarısı için güvenilir bir gösterge olduğunu tespit etmiş olmasıydı.

Yaş ilerledikçe ve otokontrolümüzü geliştirdikçe, ödülleri ertelemek bizim için daha kolay başarılır hale geliyor. Fazladan 100 avro kazanmak için 12 ay yerine seve seve 13 ay bekliyoruz. Ama eğer bir ödülü bugün elde edebileceksek, onu ertelemeye razı olmamız için özendirme çok yüksek olmalı. Bunun en iyi örneği kredi kartı borçlarının fahiş faizleri ve diğer kısa vadeli tüketim kredileridir.

Sonuç: Dolaysız ödül son derece caziptir – ve hiperbolik indirgeme yine de bir düşünce hatasıdır. Dürtülerimize ne kadar hakimsek bu hatadan kaçınmayı o kadar iyi başarırız. Dürtülerimize ne kadar az hakimsek, bu düşünce hatasına o kadar çok düşeriz. “Carpe Diem” güzel bir fikirdir – ama sadece haftada bir kez. Her günü son günümüzmüşçesine yaşamak bize zarar verebilir.

Kaynak: Hatasız Düşünme Sanatı, Rolf Dobelli, NTV Yayınları.

Hazırlayan: Büşra Meral

İlgili Yazılar

spot_img

Son Yazılar