Alışılmışın dışındaki tarzıyla Salvador Dali ve onun sanat hayatına birlikte göz atalım.
Dali’nin Gençliği ve Eserlerine Yansıyan Etkenler
Resim sanatının yanı sıra heykelcilik, fotoğrafçılık ve filmcilikle de ilgilenen Salvador Dali 11 mayıs 1904 yılında İspanya’nın Figueres kentinde, ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Kendinden önce doğan ancak doğumdan kısa bir süre sonra vefat eden kardeşinin adını almıştır. Abisinin vefatından sıkça bahsedilmesi Dali’nin küçük yaşlarda kimlik sorgusu yaşamasına, ileride ondan ‘’ilk versiyonum’’ diyerek söz etmesine neden olmuştur. Bu durumun yanı sıra otobiyografisinde bahsettiği kendisiyle alakalı gençlik dönemlerinde yaşadığı şiddete yönelik durumların, eserlerine sapkınlık ve nekrofili olarak yansıdığını ancak yıllar sonra bu özelliklerinden kurtulduğunu belirtmiştir.
Eserlerinde dışa vuran bu gençlik dönemindeki problemleri ve ailevi sorunlarının yanı sıra en büyük ilhamları düşler, korkular ve hayallerdir. Henüz on altı yaşına gelmeden ailesinin desteği ile eserlerini sergilemiş, annesinin vefatı ve babasının, teyzesi ile evlenmesinin ardından resim okumak için Madrid’e yola çıkmıştır. Burada eğitimine başlayan Dali, Giorgio de Chirico’nun eserlerinden etkilenmiş ve o sıralar Madrid’de yaygın olmayan kübizm ve dadaizm’den etkilenerek sanatını icra etmiş ve büyük bir ilgi toplamıştır.
Sürrealizme Geçişi
Dali’nin sürrealizme geçişinde Freud ve onun psikanalitik çalışmalarının etkisinin yanında, Paris sürrealistleriyle tanışması oldukça önemli bir rol oynamıştır. Bu süreçte disiplin yetersizliği ile okuldan uzaklaştırılan ve karıştığı siyasi olaylar ile bir süre hapis yatan Dali sonunda sanat okulundan atılmıştır. Bu atılmanın ardından tekrar okula dönüp ilk sergisini açtıktan sonra 1926’da Paris’e gidip orada Picasso ile tanışmıştır. Eserlerinde bir süre Picasso izlenimleri görülmüştür.
Yetişkinliği ve Son Zamanları
Askerliğini yaptıktan sonraki süreçte Luís Montanyà ve Sebastià Gasch ile birlikte ‘’Sanat Karşıtı Katalan Manifesto’’yu yazmış, sonrasında da arkadaşı Luis Buñuel ile çektiği Bir Ensülüs Köpeği kısa filmiyle şöhretini arttırmıştır. Sürrealist kısmın dikkatini çeken bu eserlerle Dali, ikinci Paris gezisinde tanıştığı sanatçıların yanı sıra Paul Éluard ile tanışmıştır. Éluard’ın karısı olan Gala ile tutkulu bir aşk yaşayıp sonrasında evlenmiştir. Açtığı ve katıldığı sergiler, yazdığı film senaryoları gibi çalışmaların ardından iyice ünlenen ve sürrealizm akımının içinde olan Dali, İspanya İç Savaşı sonucu Faşizme geçen rejimi desteklediğini açıkladığında çoğu Marksist olan sürrealistlerden tepki almıştır.
1949’da Katalonya’ya dönerek karısı ile memleketinde yaşamaya başlamış, orada yaşarken eserlerine ikinci dünya savaşının da etkileriyle farklı dokunuşlar katmıştır. İlk sergisini yaptığı belediye tiyatrosu savaştan kalan hasarlar sonrasında , Dali Tiyatrosu ve Müzesi olarak restore edilmiştir.
Hayat arkadaşı Gala’nın ölümü ile karamsar ve yalnız bir hale bürünmüş, daha sonralarda çıkan yangın sonucunda taşınacağı, aynı zamanda karısının mezarının içinde bulunduğu Púbol Kalesi’nde yaşamaya başlamıştır. Yangından kısa bir süre sonra Figueres’e dönmüş, adını alan tiyatro ve müzede yaşamaya başlamış ancak 1989 yılında kalp yetmezliğinden ölmüştür.