Robotlar veya insan görünümündeki otomatlar neredeyse 200 yıldır hayatımıza bilim insanlarının uzun uğraşlarıyla dahil edilmeye hazırlanılıyor. Özellikle son zamanların yenilikçi teknolojisiyle Sophia, Ameca ve Atlas gibi gelişmiş insansı robotları duymaya başladık. Peki bu insansı robotlar içten içe bize neden rahatsızlık verici bir his salıyor?
Beynimiz algılama eylemini gerçekleştirmek için kategorizasyona ihtiyaç duyar. Kendiliğinden gerçekleşen bu insani içgüdü, yeni karşılaştığımız soyut veya somut herhangi bir deneyime vereceğimiz hızlı ve etkili tepkileri veya yargıları oluşturmamız için oldukça önemlidir. Berkeley psikoloğu Dacher Keltner, kategorizasyonu “Sürekli olarak öğütülen ve dünyaya karşı anlayışımızın ve tepkimizin çoğunu oluşturan süreçtir.” diye tanımlamaktadır. Robotları, özellikle de insansı robotları bu bağlamda kategorize etmekte zorlanırız. Oldukça insana benzemelerine rağmen insan değillerdir. Bu kafa karıştırıcı sürece robotların verdiği belirsizlik hissiyle beraber bazı kusurlarının da göze çarpması insanlarda sempati yerine tiksintiyi veya korkuyu uyandırabillir. Bu olay kısaca Tekinsiz Vadi teorisi olarak adlandırılmıştır.
Tekinsiz Vadi Nedir ve Kim Tarafından Ortaya Atılmıştır?
İnsansı bir varlığın gerçek bir insana benzerlik seviyesiyle bizlerde uyandırdığı duygusal tepkilere verilen varsayımsal bir ilişki olarak tanımlanabilir. Tekinsiz vadi fenomeni, japon robotik profesörü olan Masahiro Moro tarafından Bukimi No Tani Genshō olarak 1970 yılında bir makalede tanımlanmıştır. Sonrasında Jasia Reichardt tarafından robotlar: gerçek, kurgu ve tahmin kitabında the Uncanny Valley(Tekinsiz Vadi) olarak çevirilmiştir.
Mori hipotezinde, bir noktaya gelene kadar –tablodaki gri alan- robotların insanlara benzemesinin, insanlarda pozitif duygular canlandırdığını belirtti fakat o noktada tiksinti verilen pozitif tepkinin yerini aldı. Bu da eklenmelidir ki, robot daha da insana benzedikçe, kusurları yavaş yavaş ortadan kalktıkça ve kategorizasyonu kolaylaşmaya başladıkça hissedilen sempati yeniden yerini almaktadır.
Tabloda da görüldüğü gibi insana benzeme yüzdesi bir alanda düşüyor ve daha da benzemeye başladıkça yükseliyor dolayısıyla ismindeki vadiyi bu grafikten alıyor.
Yine görüldüğü üzere tekinsiz vadi fenomeni insansı robotlar dışında kuklaları, zombileri, protez uzuvları, cesetleri, gerçeğe yakın oyuncak bebekleri ve sanal ortamda yaratılan gerçeklikleri ve animasyonları da kapsayabilmektedir.
Ayrıca durumu her an değişebilecek insansı robotlardansa örneğin bilim kurgu evrenlerinden bilinen R2-D2, C-3PO ve WALL-E gibi insana benzemeyen robotların olumlu algılanma ihtimali daha yüksektir.
Sigmund Freud’un Tekinsiz Eseri
Bilinmezliği ve insanlığı kararsızlığa sürükleyen tekinsizlik fenomenine değinen tek kişi Mori değildi. Sigmund Freud 1919’da yayımladığı ‘‘Unheimlich’’ Türkçesi tekinsiz olan eserinde, ilk insansı robottan ilham alan E.T.A Hoffmann’ın Kum Adam kitabındaki unsurlarla tekinsizliğin nedenlerini tanımlamaya çalışmıştır. Kum Adam kitabında ana karakterin aşık olduğu bir insansı robot/otomat olan Olimpia hikayedeki tekinsiz hissin oluşumundan sorumlu olan karakterlerden biridir.
Ek olarak makalenin adını da taşıyan unheimlich kelimesinin öbeklerine ayrıldığında heimlich yani ev ve sır’dan gelmesi tekinsiz kavramını Freud’un gözünde sırrın ortaya çıkışı ve evden uzakta olunduğu dolayısıyla artık bir zamanlar tanılan şeye uzakta bir yerde olunduğu anlamını atfeder. Frued’un bu saptamasından anlaşıldığı üzere, bir nesnenin bize tekinsiz gelmesi için onu önceden tanımamız sonrasında da artık tanınmayacak hale gelmesini çıkarabiliriz. Böylelikle tablodaki verileri de tanınırlığın oranını yansıtması doğrultusunda gözlemleyebiliriz.
Tekinsiz Vadi Üzerindeki Çeşitli Teoriler
Tekinsiz vadi psikolojik bir fenomen olarak kabul edilmiş olmasına karşılık kesin sebebi henüz saptanmamıştır. Bilim insanları ve sosyal bilimciler yıllardır bu konuyla ilgili birçok önemli hipotez ortaya çıkarmışlardır. Bunlardan bazıları şu şekildedir:
1)Zararlı Mikroorganizmalardan Kaçınma
Teori evrimleşmenin de verdiği içgüdülerle zararlı mikroorganizmalardan yani patojenlerden kaçınmayı hedef alan bilişsel bir mekanizmayı devreye sokuyor. Tekinsizlik vadisinin çukurunda bulunan insana benzer androidler/robotlar gözle fark edilecek kusurlar bulundurduklarından insanların tehlikeden uzak durması adına ölümcül hastalığı olan veya ölü insanlara verilen aynı tepki mekanizmasını tetikleyebilir. (Rhodes & Zebrowitz, 2002) (Moosa & Ud-Dean, 2010) (Roberts, 2012)
2)Ölüm Korkusu
Bir diğer teoriye göre insanlara doğuştan gelen ölüm korkusu bilinç altımızda insansı robotların insanlarla yer değiştirme, kopyalarının onların yerine dolduracağı ve insan türündeki azalmayla gitgide yok olma kısacası ölüm korkusunu ortaya çıkarıyor. (MacDorman & Ishiguro, 2006)
3)Bilişsel Uyuşmazlık
İlk paragrafta da bahsedildiği üzere bir inansı figür tekinsizlik vadisinde ne kadar derindeyse kategorizasyonu da o kadar zordur. Bu zorluk ve algılardaki uyumsuzluk tiksinç ve rahatsızlık verici bir duygu oluşturur. (Elliot & Devine, 1994; Ferrey, Burleigh & Fenske, 2015)
4) İnsan Özelliklerinin İhlali
Tekinsiz vadinin kaynağı Karl F. MacDorman ve Hiroshi Ishiguro’nun araştırmalarına göre vadinin dibinde kalan insansı robotların insana ait özellikleri yeterli bir şekilde yansıtamadıklarını veya bulundurmadıklarını düşünüyor. İnsana benzemeyen robotlar zaten beklentinin altında kaldıklarından insansı özellikleri daha ortaya çıkarken neredeyse insana benzeyen robotları gerçek insanlardan ayıran özellikleri daha çok ortaya çıkmaktadır.
Teknoloji gelişmeye devam ettiği sürece robotlar ve androidler hayatımızın önemli bir parçası olmaktadırlar ve olmaya da devam edeceklerdir. Henüz tam nedenini ortaya çıkarılmadığından eleştiriye açık ve gelecek araştırmalarda berraklık kazandırılacak fenomenlerden biri olan Tekinsiz Vadi, insanların robotlarla ilişkisinde önemli bir yer taşıdığından tasarımcıların ve bilim adamlarının uyması gereken bir unsur olarak karşılarına çıkacaktır.
Hazırlayan: Eslem Akten